Haber

Bakan Özer’den Önemli Açıklamalar

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, NTV canlı yayınında eğitim gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı. Özer, 18 Mayıs’ta Öğretmenlik Mesleki Düzey Sınavı için süreci başlatacaklarını açıkladı.
Bakan Özer’in açıklamalarından satır başları:
Son yirmi yılda eğitim alanında gerçekleştirilen dönüşümleri hatırlatan Bakan Özer, 6 Şubat prestijiyle Türkiye’nin dört bir yanında okul öncesi eğitime devam eden öğrencilere ücretsiz yemek dağıtmaya başladıklarını belirterek, “Okul öncesi yaygınlaştırdık. eğitim ve kapasiteyi çok önemli ölçüde artırdı. Göreve geldiğimde Türkiye’de beş yaş okullaşma oranı yüzde 65’ti ve Türkiye’de 2 bin 782 anaokulu vardı. 3 bin yeni kreş yapmak için yola çıktık ve yaklaşık bir buçuk yılın sonunda 6 bin 700 kreş yaptık. Yani mevcut anaokulunun neredeyse üç katı yeni anaokulu kapasitesi oluşturduk ve beş yaşında okullaşma oranını yüzde 65’ten yüzde 99,86’ya çıkardık. Hatta okul öncesi eğitim zorunlu olmasa da ilkokul, ortaokul ve liseye kayıt oranını bile geçmiştir. Bunu sürdürülebilir kılmak için 6 Şubat prestijiyle tüm Türkiye’de okul öncesi eğitimde ücretsiz yemek dağıtmaya başladık. Dün Ordu’da kadınlarımızla bir toplantıya geldik, okul öncesi eğitimin değerlendirilmesi ile ilgili bir toplantı vardı. Orada dedim ki bundan sonra Türkiye’de okul öncesi eğitimin fiyatlarına göre valiliklerce kurulun belirlediği miktarda para alınıyor, veliler isteyerek veriyor. Tamamen kaldırıyoruz. Bununla ilgili tüm çalışmalarımızı tamamladık. Yönetmelik bu akşam Resmi Gazete’de de yayımlandı. Artık 2023-24 Eğitim-Öğretim yılının prestijiyle velilerden ister tam zamanlı ister yarım gün eğitim versinler hiçbir isim altında para alınmayacak. Bu sayede okul öncesi eğitim konusunda bu ülkeye en büyük katkıyı sağlayacağız” dedi.
Bakan Özer NTV Canlı Yayına konuk oldu

Aslında Okul Öncesi Eğitim, Eğitimde Fırsat Eşitsizliğinin Başladığı Yerdir.

Türkiye’de son yıllarda okul öncesi eğitimin ihmal edildiğini vurgulayan Bakan Özer, okul öncesi eğitimin değerine vurgu yaparak, “Aslında okul öncesi eğitim, eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin başladığı yerdir. Okul öncesi eğitim ve eğitim literatüründe yapılan araştırmalar göstermektedir ki; Yaşam süresine okul öncesi eğitime devam eden birey ile katılmayan birey arasında bakıldığında, okul öncesi eğitime devam eden birey daha uzun süre eğitimde kalmakta ve daha uzun süre istihdam edilmektedir. Bu ne anlama gelir? İnsan kaynağımızı nitelikli bir şekilde yetiştirme olanağı sağlar. Ve en önemlisi de kadın istihdamı için büyük bir fırsat sağlıyor. Çünkü bir kadın özellikle büyük şehirlerde işe girdiğinde alacağı ücret karşılığında çocuğunu anaokuluna veya okul öncesi eğitime verdiğinde ödeyeceği bedel ortaya çok yakınsa işten çekiliyor. Artık tamamen ücretsiz olunca geri çekilen kadınlarımız da işgücü piyasasına katılacak” dedi. sözlerini kullandı.
Bakan Özer, okul öncesi öğrencilerle birlikte taşımalı eğitimden yararlanan velilerin, yurtlardan yararlanan veya yurtta kalmayıp okulda okuyan öğrencilerin çocuklarına ücretsiz yemek dağıttıklarını kaydetti. , sosyal yardımlaşma vakfından yardım alan anne ve babaların çocukları da bulunmaktadır.
Özer, öğrencilerin sağlıklı beslenme kapsamında sağlıklı yemek yiyebilecekleri bir sistem kurmak istediklerini söyledi.
2022 yılından itibaren köy okullarının açılmasının gerekçelerinden bahseden Bakan Özer, “İki nedenle birincisi; Covid salgınından sonra insanlar yavaş yavaş köylere göç etmeye başladı. Yani olağanüstü koşullarda daha dirençli kalabilecekleri yerlere yerleşme, tersine göç eğilimi başladı.” söz konusu.
İkinci nedenin ise Kovid sürecinde gıda tedarik zincirlerinde yaşanan sorunlardan kaynaklandığına işaret eden Özer, güç kadar gıda, tarım ve hayvancılığın da kritik bir alan oluşturmaya başladığını söyledi. Özer, “’Bu ikisini birleştirelim’ dedik. Köydeki okulları, okullarımızı hızlıca revize edelim. Tamir ettirelim ve sadece çocuklarımızın okul öncesi veya ilkokul eğitimi aldığı bir yer değil, hepsi için bir halk eğitim merkezi olsun. Yani köyde yaşayan vatandaşlarımızın gıda, tarım, hayvancılık ya da istedikleri herhangi bir alanda halk eğitim kursları aldıkları, yaşam becerilerini arttırdıkları bir yer haline getirelim. Köydeki yetişkin ile onların çocuğu veya torununu birebir eğitim altında buluşturan bir sistem oluşturduk. Bu sistemle birlikte artık köy okulu demedik, ‘köy yaşam merkezi’ dedik.” dedi.
Özer, “2022’deki hedefimiz 2 bin köy okulu açmaktı. 2 bin 200 köy yaşam merkezini hizmete açtık. Şu an itibariyle 3 bin 115 köy yaşam merkezi açtık. 2023 yılı sonuna kadar Türkiye’deki tüm köy okullarını fiilen açmış olacağız. Türkiye’deki gelişmelere zaman zaman yatay bakmak lazım; peki nereden geliyor? Ayrıca dikey olarak bakmanız gerekir. Yatay olarak baktığınızda bu vicdana karşılık gelir, emeğe saygıya karşılık gelir. “O buradaydı, buraya geldi.” Tarihe bakmadan dikey baktığınızda ‘Anlık sorun nedir? Sorun ne? Bu akıldır. Vicdanlı beyinlere ihtiyacımız var. Milli Eğitim Bakanı olarak söylüyorum: İlkokul, ortaokul ve lise kademelerinde zorunlu eğitim olmasına rağmen eğitimin dışında bırakılmış bir biçimde ulaşılamayan öğrenci sayısı, sorun yaşayan öğrenci sayısı. Kayıtlı olup da kayıtsız, üç kademede öğrenci olması gereken ancak kayıtlı olmayan çocuk ve gençlerin sayısı 94 bin 984’tür.”
Açık ortaokullarda şu anda 142 bin 326 öğrenci olduğunu kaydeden Özer, “On sekiz yaş altı 7 bin 774. On sekiz yaşından büyük 134 bin 552. Açık öğretimde 1 milyon 112 bin 765, onsekiz yaş altı ve on sekiz yaşındaki 232 bin 152 öğrenci bulunuyor. 880 bin 613’ün üzerinde.” bilgisini paylaştı.
Deprem bölgesinden başka illere sevk edilen öğrencilerin memleketlerindeki okullara dönüşlerine ilişkin son bilgileri aktaran Bakan Özer, olağanüstü koşullarda eğitim sistemi normalleşmedikçe bölgenin normalleşmeyeceğini vurguladı. Özer, Milli Eğitim Bakanlığı olarak ilk günden itibaren bu anlayışla beyin sarsıntısı bölgesindeki öğrencileri travmatik ortamdan kurtarmak ve hızlı bir şekilde öğretmeniyle buluşturmak için büyük çaba sarf ettiklerini söyledi.
Özer, “Psikolojik güçlerini güçlendirmek için öğrenciyi o ortamdan çadırda, konteynerde alıp öğretmeniyle buluşturduk ve bir motto ortaya koyduk; ‘Her yerde ve her koşulda eğitime devam.’ Bunu başardık ve sonrasında hızla normalleştik.” terimini kullandı.
Özer şöyle devam etti: “Onları üç kategoriye ayırdık; Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır ve 1 Mart’ta. 13 Mart’ta Osmaniye, Gaziantep, Adana’yı, 27 Mart’ta ise en çok etkilenen diğer illeri kademeli olarak geçtik. 24 Nisan itibariyle Hatay ve Adıyaman’da açılmayan ilçemiz kalmadı. Aksine dönüşü hızlandırdı. Önemli ölçüde değişir. Bugün itibariyle geri dönen, yani başka illere kaydı yaptıran öğrenci sayısı 76.683’e ulaştı. Kahramanmaraş’a en fazla geri dönen öğrenci sayısı ise 24.519 öğrencidir. İkincisi 14 bin 159 ile Hatay. Üçüncüsü 10 bin 913 ile Malatya. Dördüncüsü 9 bin 803 ile Adıyaman. Depremden en çok etkilenen 4 il oldu; Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya ve Hatay. En çok getiriyi oradan alırsınız. Yani nasıl covid salgını sürecinde okulların istikrarlı bir şekilde açılmasına karşı direnip açık tuttuysak, deprem bölgesindeki tecrübemiz de bunun ne kadar faydalı olduğunu gösterdi. Şu anda çadırlarda psikososyal güçlendirmelere devam ediyoruz ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan sağlıklı rapor alan bölgedeki tüm okullarda eğitim devam ediyor.”
Bu süreçte deprem bölgesindeki okulların güçlü ve inançlı olduğuna işaret eden Bakan Özer, 20 bin 868 okuldan sadece 25’inin yıkıldığını söyledi. Özer, şu anda Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’da birden fazla kamu kurumunun Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı binaları kullandığını belirtti.

“Türkiye’de yıkım kararı alıp da eğitimine devam eden tek bir okulumuz yok”

Okulların darbelere karşı dayanıklılık çalışmaları ile ilgili sorulan soruya Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bakanlık olarak güçlendirme ve yıkım çalışmalarına ağırlık veriyoruz. Şu anda Türkiye’de yıkım kararı alıp eğitimine devam eden tek bir okulumuz yok. Bunu vurgulamamız gerekiyor. Bu güçlendirme çalışmaları ile ilgili iller için bir para limiti koymadık. Her türlü kaynağı kullanarak onları istedikleri hızda karşılamayı garanti ederek güçlendirme çalışmalarına hız verdik. İstanbul’da çok kıymetli molalar verildi. Doğal olarak bu çalışmalar yine devam edecek. Daha önce raporları alınanlar, dinamik bir süreç olduğu için yeni duruma göre tekrar güncellenir. Bakanlık buna hazırlıksız yakalanmadı. Aslında gündeminde olan ve yıllardır üzerinde çalıştığı bir konuydu. Hız verildi.”
Öğretmen atamaları ile ilgili soruya da vurgu yapan Özer, geçtiğimiz ay çok önemli bir öğretmen ataması yaptıklarını söyleyerek, engelli öğretmen ataması için başvuran tüm adayların atandığını, 234 atama daha yapılacağını, kendilerinin de atamalarının yapıldığını söyledi. 45 bin öğretmen atamasıyla son yirmi yılın en büyük öğretmenini atadı. Özer, ihtiyaçlar doğrultusunda yeni öğretmenlerin atanabileceğine değindi.
Eğitimin her kademesindeki okullaşma oranlarına değinen Özer, Cumhuriyet tarihinde her kademede okullaşma oranlarının yüzde 99’u geçtiğini ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısının OECD ortalamasına getirildiğini söyledi.
Öğretmen atamalarında mülakatların kaldırıldığına değinen Özer, bundan sonra atamaların KPSS puan üstünlüğüne göre yapılacağını kaydetti.
Bakan Özer NTV Canlı Yayına konuk oldu

Uzman ve Başöğretmen sınav süreci 18 Mayıs’ta başlıyor

Uzman ve Başöğretmen sistemine de değinen Özer, “Yaklaşık 583 bin öğretmenimiz bu haktan yararlandı, öğretmenlerin yaklaşık yüzde 99’u sınava girdi, yüzde 97’si başarılı oldu ve 583 bin öğretmenimiz uzman öğretmen olarak özlük haklarını geliştirdi. veya baş öğretmenler. Eğitim sürecinden geçtiler. Daha önce de açıkladığınız gibi bu testler her yıl tekrarlanacak. Takvim ayarlandı; 18 Mayıs prestijiyle süreç başlıyor. 30 Mayıs ortası-9 Haziran arasında başvuruları alacağız. 17 Temmuz – 8 Eylül ortasında eğitimlerini alacaklar. 19 Kasım prestijiyle biz de sınava gireceğiz ve 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde sonuçları açıklayacağız.” açıklama yaptı
Şu anda uzmanlık öğretmenliğine başvurma potansiyeli olan 91 bin 601 öğretmen olduğunu kaydeden Özer, şöyle konuştu: “Bu öğretmenlerin 10 bin 60’ı yüksek lisans diploması olduğu için sınavdan muaf tutulacak. Başöğretmen pozisyonuna başvurma potansiyeli bulunan öğretmenlerimizin sayısı ise 6 bin 986. Burada da 11 öğretmenimiz doktorasını tamamladığı için sınavdan muaf tutulacak. Dolayısıyla yaklaşık 100 bin öğretmenimiz yeniden bu işlemlere tabi tutulacak. Tüm öğretmenlerimize başarılar diliyorum.”
Uzman ve başöğretmen kadroları ile ilgili öğretmenlerden talepler olduğunu belirten Özer, “Çok önemli iki talep vardı. Uzman öğretmen olabilmek için öncelikle on yıllık kıdem gerekmektedir. Mevcut yasal düzenlemede bunu beş yıla indirme çalışmalarını tamamladık. Yani uzman öğretmenler on yıl beklemeden beş yıl içinde bu işleme tabi tutulacak. Ayrıca kıdemi 20 yıl ve üzeri olan uzman öğretmenlerimizin başöğretmen olabilmeleri için bekleme süresi olan on yılı da kaldıracağız. Bu nedenle meslekte yirmi yıl ve üzeri olan öğretmenlerimiz uzman öğretmen olmaları durumunda geçen yıl on yıl beklemelerine gerek kalmayacak ve hızlı bir şekilde başöğretmen pozisyonuna başvurabileceklerdir. Bununla ilgili yasal hazırlıklarımız büyük ölçüde tamamlanmıştı. Hatta geçtiğimiz acılı deprem nedeniyle kesintiye uğradı. İnşallah yeni Meclis oluştuktan sonra da hızla Meclis’e sevk edilecek.” açıklama yaptı
LGS’ye girecek öğrencileri deprem bölgesinde hiçbir zaman yalnız bırakmadıklarını belirten Özer, “Onlarla gerçekten çok ilgilendik ve 3 bin 540 destek ve eğitim merkezi oluşturduk. Soru hazırlama merkezimizde görev yapan uzman hocalarımızı bölgeye gönderdik. Şu anda yaklaşık 150 bin öğrencimiz bu kapsamda çalışıyor. Milli Savunma Bakanımız Hatay, Kırıkhan ve İskenderun’da NATO çadırlarının açılışını yaptı. Enerji Bakanımız bir gemi getirdi. Gemilerden LGS ve YKS kursları devam etmekte olup, ikinci aşama konularını inceleme kapsamından çıkarmış bulunmaktayız. Rahat bir sınav olacağına inanıyorum. Ne de olsa LGS sınavı, sekizinci sınıf öğrencilerinin sadece yüzde onunun yerleştirildiği bir sistem. Yani yüzde doksanı sınavsız yerleşiyor. Orada da çok önemli gelişmeler var. Tüm öğrencilerimize başarılar dilerim. Rahat etsinler. Yani aceleden performanslarını etkileyecek bir duruma düşmemeleri gerekiyor. İnşallah tüm öğrencilerimizi esasen yerleştireceğiz.” değerlendirmesini buldu.
Geçici işçilerle ilgili bir haberi paylaşmak istediğini belirten Özer, “Bakanlığımızda yaklaşık 30 bin geçici süreli çalışanımız var. Bu kardeşler daha önce on ay çalışıyorlardı, temmuz ve ağustos aylarında işten çıkarıldılar ve eylülde yeniden işe başladılar. Bir düzenleme yapıldı; 11 ay 29 gün yani tam bir yıl çalışma yetkisi bakanlıklara bırakıldı. Bugün tüm çalışanlarımıza 11 ay 29 gün çalışabilecekleri prestijiyle onay vereceğim. Yükseköğretim kurumlarında da bu kapsamda olan aralıklı çalışanlarımız var. Ayrıca 11 ay 29 gün çalışabilmeleri için Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayına ihtiyaçları var. Bu nedenle, o onayları hızlı bir şekilde gönderdiğinde vereceğiz.” sözlerini kullandı. (Kaynak: MEB) (BSHA-Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)

haber-gundogmus.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort